Süleyman Çelebi Mevlid’i Üzerine Felsefî Bir Değerlendirme
Süleyman Çelebi Mevlid’i Üzerine Felsefî Bir Değerlendirme
Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i, döneminde olduğu kadar ilerleyen zaman dilimleri içinde de kolay anlaşılan ve kalplere tesir eden bir sadeliktedir. Çünkü bu üslup, “saf bir imana” hitap eder. Peygamberimizin kucaklayıcı ve müjdeleyici fonksiyonunu, her bir insanın ve genelde beşeriyetin iç aydınlanması adına bir kurtarıcılık olarak teşhis eder. Fıkhî ya da batını aşırılıklardan uzak, Ulvî olanla insanî olanın derin rabıtasını bize hissettirir. Gönülden hareketle oluşturulan bir iç tefekkürün eksen hattını bize gösterir. Klasik irfanî edebiyatımızın hayat bahşedici önemli eserlerden olan Süleyman Çelebi’nin Mevlid’ine gelenekli felsefemiz açısından önem atfedilmelidir. Bu, aynı zamanda İslamî kültür ortamı çerçevesinde yaşanmış Anadolu Bilgeliğinin de niteliğini anlamak bakımından son derece gereklidir. Kendimize has Medeniyet Bilincimizin içinde var olan birlik ruhunun ve Peygamber sevgisiyle bütünleşen insan anlayışımızın fark edilmesini, etik değerlerimize ilişkin sistematiği keşfedilmesini sağlayacaktır. Bu metinle anlarız ki, Peygamber algısı ve sevgisi, hem dilin içindeki bilgeliğin ne olduğunu bize bildirir, hem de biz bu metinle saf imanın ulaştırdığı atmosferde “Birlik”in ruhuna nüfuz ederiz.