Mütareke Döneminde İstanbul’da Asayiş
Mütareke Döneminde İstanbul’da Asayiş
Mütareke döneminde, İşgal İstanbul’unda en çok üzerinde durulan konulardan biri asayiş meselesi olmuştur. İstanbul’un fiilen işgal edildiği 13 Kasım 1918 tarihinden itibaren İstanbul’da yeni bir dönem başlamıştır. İstanbul Hükümeti’nin otorite ve prestijinin sarsıldığı ortamda İşgal Kuvvetlerinin hukuksuz uygulamaları (binalara el koyma, hapishanelere müdahale, gayri müslim tutukluları serbest bırakma), azınlıkların faaliyetleri, İstanbul’da ve çevresinde çetecilik, Beyaz Rusların İstanbul’a sığınması, yetimler meselesi gibi hususlar şehirdeki siyasî ve sosyo-ekonomik durumu işin içinden çıkılmaz hale getirmiştir. İşgal yetkililerinin resmî ve hususî binalara ve evlere el koymaları ciddî bir mağduriyete yol açmış, İstanbullular maddî-manevî kayıplar yaşamışlardır. İtilaf yetkilileri bir süre sonra Osmanlı Devleti’nin hükümranlık hakkını ve kanunlarını hiçe sayarak gayri müslim tutukluları hapishanelerden serbest bırakmaya başlamışlardır. Yaşanan rahatsızlık mütareke döneminin sonuna kadar yazışmalara yansımıştır. Yine, gelişmelere İşgal Kuvvetleri askerlerinin Türkleri küçümseyici tavırlarını da eklemek gerekmektedir. Ayrıca, İtilaf devletlerinin istek ve baskılarıyla oluşturulan Divan-ı harplerde gerçekleşen yargılamalar ve neticesinde verilen cezalar kamuoyu vicdanını yaralamıştır. Yine, başka önemli bir konu Osmanlı Devleti’nin artık sonu geldiğini düşünen azınlıkların İşgal Kuvvetleri desteği ve himayesinde yürüttükleri faaliyetler olmuştur. Azınlıkların bu davranışları Türk toplumunu çok üzmüş ve rencide etmiştir. İstanbul’da ve çevresinde özellikle Rum çeteleri birçok suç işlemiştir. Mondros Mütarekesi’nden sonra karşılaşılan en önemli sıkıntılardan birisi yetimler meselesi olmuştur. Birinci Dünya Savaşı’nın en acı miraslarından biri olan yetimler konusu İşgal İstanbul’unda suiistimal edilen bir husustur. İşgal yetkililerinin desteğiyle hareket eden Patrikhanelerin gayri müslim yetim olduğu gerekçesiyle müslüman olduğu bilinen yetimleri de alması 1919 yılından itibaren Türk basınına yansımış ve kamuoyunun duyarlılığı sağlanmıştır. Bununla birlikte işgal yıllarında yaşanan bu kaos ortamında yetimlerin kimlik tespitlerinin ne kadar doğru olabildiği ve İstanbul Hükümeti’nin çabalarının işe yarayıp yaramadığı son derece tartışmalıdır. Başkent İstanbul’un bir başka problemi ise, Bolşevik İhtilalinden kaçan Bolşevik muhalifleri yani Beyaz Ruslar oluşturmaktadır. 3 dalga halinde iltica eden 250.000 civarında bir mülteci kitlesi şehirde barınma başta olmak üzere birçok problemi büyütmüştür. Beyaz Rusların İstanbul’un hayatına olumlu ve olumsuz katkıları olmuştur. Olumsuz gelişme olarak belirtmek gerekirse özellikle, fuhuş ve bahis oyunlarının artışında etkileri olduğu açıktır. İşgal İstanbul’unda resmî yazışmalarda da halk arasındaki değerlendirmelerde de en çok vurgu yapılan kavramlardan biri “Asayiş” olmuştur. İstanbul’un içinde bulunduğu şartlar asayişin bozulmasını kolaylaştırmış ve hızlandırmıştır. Şehirde asayişin kontrol edilebilir hale gelmesi için Millî Mücadele’nin kazanılmasını ve Türk askerinin şehri teslim almasını beklemek gerekecektir.
Atıf vermek için tıklayın.
Not: Crossref'te bulunan "Actions" sekmesi üzerinden atıf metnine ulaşabilirsiniz.