Millî Mücadelenin Yerel Tarihi 1918-1923 (Cilt 10): Edirne - Kırklareli - Tekirdağ

Bulgaristan Diplomatik Belgelerine Göre Batı Trakya’da Fransız İdaresi (1919-1920)

Meriç Nehri’nden Mesta-Karasu’ya, Rodop Dağlarından Ege Denizi’ne uzanan Batı Trakya bölgesi, Balkan Savaşları sonrası imzalanan 1913 tarihli Bükreş Antlaşmasıyla Osmanlı Devleti’nden alınarak Bulgaristan’a verilmiştir. 1919 yılına kadar Bulgaristan tarafından yönetilen Batı Trakya, bu ülkenin Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılması üzerine imzalanan Neuily Antlaşması ile İtilaf devletleri idaresine geçmiştir. Batı Trakya’ya Fransız Generali Charpy vali olarak atanmıştır. General-Vali, Türklerin çoğunlukla yer aldığı “Müttefikler Arası Trakya Hükûmeti” adıyla bir siyasal sistem kurmuş, Batı Trakya’yı Gümülcine ve Karaağaç olarak iki idari bölgeye ayırmıştır. Gümülcine’ye İskeçe ve Dedeağaç, Karaağaç’a Sofulu ve Dimetoka şehirleri bağlanmıştır. Gümülcine başkent yapılmış, İskeçe ve Karaağaç’a Fransız komutanlar eşliğinde İtilaf devletlerinin birlikleri konuşlandırılmıştır. General-Vali Charpy, 15 Ekim 1919’dan itibaren Bulgar yönetiminden idareyi alarak Batı Trakya’yı yönetmeye başlamıştır. Fransız idaresinin bölgede yaşayan Türkler, Bulgarlar ve Yunanlılara yönelik politikası adil olmuştur. Charpy, Batı Trakya’nın kaderinin belirlendiği ve Yunanistan’a verilmesi gerektiğine dair San Remo Konferansı’nda alınan kararları uygulamak yerine, halkın kendi kendisini yönetmesi ilkesi doğrultusunda bölgede referandum yaptırmıştır. Ancak Batı Trakya halkının Fransız idaresinin devam etmesine yönelik tercihte bulunacağı beklentilerinin aksine, iki aşamalı referandumda delegelerin çoğunluğu Yunanistan idaresini istemişlerdir. Bunun üzerine İtilaf devletleri, San Remo’da alınan karar ile referandumda çıkan sonucu baskı olarak kullanmış ve Fransız idaresi bölgeden çekilmiştir. Yunanistan, 23 Mayıs 1920’den itibaren Batı Trakya’yı işgal etmiştir.

Atıf vermek için tıklayın.

Not: Crossref'te bulunan "Actions" sekmesi üzerinden atıf metnine ulaşabilirsiniz.

Prof. Dr. İbrahim Kamil
DOI: 10.53478/TUBA.978-625-8352-72-6.ch09