Uluslararası İlişkiler Bağlamında Millî Teknoloji Hamlesi
Uluslararası İlişkiler Bağlamında Millî Teknoloji Hamlesi
Savunma sanayii diğer tüm uluslarda oldu gibi Türkler için de geçmişten beri teknolojik gelişmelere öncülük etmiştir. Üstün savunma teknolojisine sahip olunan dönemlerde Türk devletleri gerek bölgesinde gerek dünyada uluslararası alanda lider ve belirleyici pozisyonda olmuş, savunma teknolojileri alanında geri kalınan dönemlerde de bu alanda dışa bağımlılığın oluşturduğu zorlukları yaşamıştır. Buna örnek olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun Yükseliş Dönemi olarak tanımlanan 15. ve 16. yüzyıllar verilebilir. Bu dönemde Osmanlı Devleti büyük ölçüde askeri imkânlarını kendisi geliştirerek üç kıtaya yayılan bir imparatorluk haline gelmiştir. Bunun tersi ise Duraklama ve Gerileme Dönemi’nde görülmüştür. Kurtuluş Savaşı’ndan zaferle çıkan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadroları, Cumhuriyet dönemiyle birlikte, her alanda olduğu gibi, savunma sanayii alanında da büyük yatırımlar yapmışlardır. Bu yatırımların sonucunda da ülkenin her alanında sivil ve savunma sanayiinin temelini oluşturan köklü kurumlar oluşturulmuştur. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD ile yakın askeri iş birliğine girilmesiyle birlikte bazı savunma sanayii kurumları kapatılmış ve silah sanayiinde dışa bağımlılık artmıştır. Bu durum Türkiye’nin ekonomisine ağır bir yük getirirken, uluslararası alanda kendi milli menfaatlerine yönelik adımları rahatlıkla atabilmesini engellemiştir. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ardından Türkiye’ye ABD tarafından uygulanan silah ambargosu yerli ve milli teknolojiye sahip olmanın önemini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. 1990’lardan itibaren Türkiye’nin terörle mücadelesini bahane eden bazı devletler Türkiye’ye silah ve mühimmat satışına dönem dönem kısıtlamalar getirmiştir. Ambargolar sonrasında kurulan savunma sanayii kurumları 1980’li yıllardaki kuruluş ve lisanslı parça üretim aşamalarından sonra, 2000’lerin başından itibaren yerli ve milli özgün ürünler/platformlar da üretmeye başlamışlardır. Bu ürünler Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyacını karşılarken, dost ve müttefik ülkelere ihraç edilerek uluslararası ilişkilere de pozitif katkı sağlamıştır.
Bu çalışmada, milli teknoloji hamlesinin çıkış kaynağı ve nüvesi olan savunma sanayiinin Cumhuriyet öncesinden günümüze kadar geçirdiği süreçler ve gelişmeler incelenmiş, bunun uluslararası ilişkilere etkisi irdelenmiştir.