Millî Teknoloji Hamlesi

ROKETSAN’ın Geçmişten Bugüne Olan Teknoloji Yolculuğu ve Türkiye’nin Geleceğindeki Yeri

Günümüzde küreselleşmenin sonucunda ortaya çıkan ülkeler arasındaki ticaret savaşları ve teknolojik çekişmeler artık dünyadaki dengelerin belirlenmesinde anahtar rol oynamaktadır. Ülkemizin teknolojik ve ekonomik bağımsızlığını sağlama ve küresel güç olma vizyonuyla başlatılan Milli Teknoloji Hamlesi içinde Roketsan’ın yerini ve farklı boyutlardaki gerek doğrudan gerekse de dolaylı katkılarını anlayabilmek için öncelikle şirketin tarihini ve gelişim sürecini bilmek gereklidir. Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’de bir teknoloji ve sanayi hamlesi başlamış ancak sürdürebilir olamamıştır. İlerleyen yıllarda dışa olan teknolojik bağımlık artmış ve bunun olumsuz etkileri 1960 ve 1970’lerde Kıbrıs’ta yaşanan sorunlarda açıkça görülmüştür. Kıbrıs Barış Harekâtının ardından bağımsız ve milli bir savunma sanayi kurmaya yönelik gerekli kararlar alınmıştır. Ülkemizin roket ve füze ihtiyaçlarını karşılamak üzere 1988 yılında kurulan Roketsan da bu kararların önemli meyvelerinden birisidir. Teknoloji yarışına çok daha önce başlamış olan rakiplere yetişilmesi ve uluslararası kısıtlarla kontrol edilen roket ve füze teknolojilerinin millileştirilmesi ve bunun yanında yenilikçi teknolojiler geliştirilmesi anlayışı Roketsan’ın ilk başlardan itibaren kurumsal genlerinin önemli bir parçası haline getirilmiştir. 2000’li yılların başında ülkemizin teknolojik ve ekonomik bağımsızlığı için başlatılan Millî Teknoloji Hamlesi ışığında Roketsan’ın gelişim yolculuğu da hız kazanmış ve gerek teknolojik altyapıya ve bilgi birikimine gerekse de nitelikli insan kaynaklarına yapılan bu yatırımlar sonucunda yenilikçi teknolojiler ve başarılı ürünler ortaya konulmuştur. Küreselleşmenin etkisiyle ülkelerin birbiriyle birçok boyutta bağlı hale gelmesi dünyada büyük bir değişim ve dönüşüm sürecini başlatmıştır. Ancak Covid-19 pandemisiyle tetiklenen ekonomik çalkantı ve ülkeler arası ticaret savaşları dünyanın yeni bir döneme girmekte olduğunu işaret etmektedir. Özellikle doğal kaynaklardaki dar boğazlar, küresel ısınmanın daha belirgin hale gelmesiyle beraber hidrokarbon bazlı enerji kaynaklarına alternatif arayışları ve kullanım stratejilerindeki değişim, su ve gıda kaynaklarına erişim riskleri ve bunların yanında mikroelektronik sanayi gibi endüstrilerde kullanılan kritik ham malzeme kaynaklarındaki daralma veya tekelleşme küresel çerçevede gerilimlere, çatışmalara ve hatta savaşlara yol açabilecektir. Bundan sonraki dönemde söz konusu risklerin gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkabilecek etkilere hazır olmak, süreci etkin bir şekilde yönetebilmek için Türkiye’nin tüm kurumlarıyla beraber gerekli stratejileri oluşturması ve refleksleri geliştirmesi gerekmektedir. Ülkemizin geleceğinin güvenliği açısından son derece kritik önem taşıyan Roketsan bir yandan geleceğin teknolojilerine ve sistemlerine yönelik çalışmalarını sürdürmekte diğer yandan beklenmedik krizlere ve olaylara karşı dayanıklılığını artıracak esnek ve uyum sağlayabilen kurumsal süreçler ve sistematik refleksler geliştirmektedir. Roketsan’ın ortaya koyduğu bu strateji ve faaliyetlerin ülkemizin teknoloji hamlesi içinde gerek askeri gerekse de sivil anlamda kritik önem arz ettiği, birçok sektöre büyük faydaları olacağı ve bunun ötesinde toplumumuzun özgüvenini ve teknolojik bilincini artırarak sosyal anlamda da katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.

Faruk YİĞİT
DOI: 10.53478/TUBA.978-625-8352-16-0.ch24