Başkan Şeker, Sinop Üniversitesi'nde Akademik Yıl Açılış Dersi Verdi
TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Sinop Üniversitesi 2024-2025 Akademik Yıl açılışını "Beşerî Sermaye ve Yükseköğretim Etkileşimi: Akademik Sorumluluklar” dersiyle yaptı.
Dersine Nobel Ödüllü TÜBA Üyesi Prof. Dr. Aziz Sancar’ın “Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum.” cümlesiyle başlayan Başkan Şeker, TÜBA’nın kuruluş hikayesinin dayandığı Encümen-i Daniş ve Cem‘iyyet-i İlmiyye-i Osmâniyye’den bugüne Akademinin tarihçesini resmi belgeler ve görsellerle detaylandırdı. TÜBA’nın kurumsal yapısı, üyeleri, program ve projeleri, yayınları hakkında bilgi veren Şeker, gerçek bir üniversitenin barındırması gereken unsurları anlattı.
“Eğitim-öğretim, öğrencilere bilgi ve beceri kazandırmanın yanı sıra araştırmayı teşvik eder. Araştırma süreçleri, öğrencilere eğitim-öğretim sürecinde pratiğe dökme fırsatı sunar. Araştırmalar, eğitim-öğretim sürecini destekleyen yeni bilgilerin ve yöntemlerin keşfedilmesini sağlar. Öte yandan, toplumsal katkıda bulunma amacıyla yapılan araştırmalar, toplumun karşılaştığı sorunlara çözüm bulma kapasitesini artırır. Üniversitelerin toplumsal katkıları, eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetlerinin sonuçlarına dayanır. Öğrencilerin toplumda aktif rol alması, araştırmaların toplumsal sorunlara çözüm getirmesi gibi öğeler bu katkının parçasıdır.” dedi. 1789 I. Sanayi Devriminden, kitlesel üretime 1970’lerin bilgisayar teknolojilerine, 2011 ile hayatımıza giren endüstri 4.0’a dünyanın değişimi üzerinde duran Prof. Dr. Muzaffer Şeker’i yaşanan dijital devrimin, 5G teknolojisinin dünyayı nasıl şekillendirdiğine değindi. Yapay zeka ve insanımsı robotların düzeni nasıl değiştirdiği ve Covid 19 ile dünyanın nasıl bir dönüşümden geçtiği hakkında konuştu.
Yeni teknolojilerin insanlığın üstesinden gelebileceğine emin olamadığı bir hızda ilerlediğine dikkat çeken Şeker, dijital devrimin mahremiyet, özgürlük, güvenlik arasında gerilime yol açtığını vurguladı ve tüm bunların ticari, siyasi, hukuki, ahlaki ve toplumsal maliyetlere neden olduğunu söyledi.
Türkiye’nin beşeri sermayesi hakkında söylediklerine düşen doğum oranlarından başlayan Şeker, doğurganlık hızının 2022 yılında binde 1,63 olduğuna Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında 5. sırada yer aldığına değindi. Doğal kaynakların dengesiz kullanımı, nitelikli insan yetiştirme ve kaynak israfı, başarı kavramı ve ölçme/değerlendirmede yaşanan sorunlar, akademik yükselmeler ve ihtisaslaşma/yan-dal problemleri, eğitimde kalite, uygulamalı eğitim, temel bilimler gibi beşeri sermaye ilişkili riskler ve tehditler üzerinde durdu. Hızla değişen teknolojiler ve uyum sorunu, bilimsel bilginin üretiminde etik sorunlar yaşandığı ve teknolojik gelişmeler ile yapay zekanın eğitime etkisiyle ilgili de konuştu.
Tüm bu başlıklar çerçevesinde üniversitelerin geleceğine dair ise “Üniversitelerin tarihî gelişimine göz atıldığında tarihî olaylar ile üniversitede görülen büyük değişiklikler arasında kuvvetli bir ilişki var. Her büyük olay, üniversiteleri dönüştürdü ve geliştirdi. Tarihsel süreç içinde üniversiteler, bilim odaklı birinci kuşak üniversitelerden eğitim ve araştırma odaklı ikinci kuşak üniversitelere, son dönemde de girişimci ve toplumla bütünleşen üçüncü kuşak üniversitelere doğru dönüşüm yaşıyor.” şeklinde konuştu. Yükseköğretimdeki önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrenci sayılarını grafiklerle gösteren Şeker, beyin göçünün en çok bilişim ve iletişim teknolojileri, mühendislik, imalat ve inşaat ile doğa bilimleri, matematik ve istatistik alanlarında ABD ve Avrupa ülkelerine gerçekleştiğini söyledi.