TÜBA-GEBİP Üyesi Prof. Dr. Ahmet Evren Erginal’dan “Şile’de Eolinit Oluşumu ve Kumul Paleocoğrafyası”
2013 yılı TÜBA-GEBİP Üyesi Prof. Dr. Ahmet Evren Erginal’ın TÜBA Araştırma Desteği ve TÜBİTAK Araştırma Projesi kapsamında yürüttüğü çalışmalarının sonuçlarını sunduğu “Şile’de Eolinit Oluşumu ve Kumul Paleocoğrafyası” kitabı TÜBA desteğiyle yayımlandı.
Kitabın yayınının ardından bölgedeki eşsiz taşlaşmış kumulların (eolinit) jeolojik miras potansiyeline olan ilgi arttı. Şile batısındaki kıyılarda günümüzden yaklaşık 800 bin yıl öncesine kadarki süreçte Karadeniz’in deniz seviyesi değişimleri, Akdeniz ile olan bağlantıları ve kumulları oluşturan paleorüzgarlara dair kayıtlar tutan Şile eolinitleri uluslararası literatüre Quaternary International ve Aeolian Research gibi alanın önde gelen dergilerinde makale olarak tanıtılmıştı. Bu çalışmaların ardından kitap olarak yayınlanan araştırma sonuçları, bu kıyı kumullarının oluştuğu dönemlerdeki Karadeniz’in günümüzdeki nemli subtropikal (ılıman) ikliminden çok farklı şekilde daha kurak koşulların etkisi altında olduğunu, Akdeniz ile son 800 bin yıldaki bağlantıların defalarca kurularak buzul çağlarında kesintiye uğradığını gösterdi. Bu oluşukların Karayipler’deki Bahama Adaları’nda, Bermuda Adaları’nda, Avustralya’da ve Akdeniz’in değişik kesimlerinde görüldüğünü, bunun iklimsel koşullarla uyumlu olduğunu belirten Prof. Erginal, Türkiye’nin Karadeniz kıyılarında bulunmasının ise paleocoğrafi açıdan çok anlamlı ve özel olduğunun altını çizdi. Karadeniz’in günümüzdeki sıcaklık ve buharlaşma koşullarının kumulların taşlaşmasına olanak vermediğini belirten Prof. Erginal, 125 bin yıl öncesindeki buzul arası evrede eolinit oluşumunun son bulduğunu, daha genç eolinit katmanlarının tespit edilmediğini vurguladı.
Şile batısında Doğancılı sahil kuşağında yayılış gösteren bu taşlaşmış kumullar konusunda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi BAP komisyonu desteğiyle 2011 yılında ilk çalışmaları başlattıklarını dile getiren Prof. Erginal bu ön bulguların üzerine son üç yılda TÜBA ve TÜBİTAK tarafından sağlanan önemli proje destekleri sayesinde bu çalışmaları tamamladıklarını belirterek ÇOMÜ, TÜBİTAK ve TÜBA’ya bu destekleri için teşekkürlerini yineledi ve sözlerine şunları ekledi: “İzleyen dönemdeki öncelikli hedefimiz bir yandan insan etkisiyle kirliliğe maruz kalan, diğer taraftan doğal süreçlerle tahrip olan bu kıyı alanının korunması ve jeolojik miras kapsamında bir jeosit olarak değerlendirilmesi açısından proje çalışmalarına hemen başlamak. Ancak resme daha büyük bakarak Sahilköy-Ağva arasındaki kıyı kuşağını bütün olarak değerlendirmek, önerilecek kıyı eolinitleri potansiyel jeositi ile birlikte Şile’deki diğer kıyı şekillerini (Şile adaları, deniz mağaraları, sütun bazalt kıyıları, kıyı kumulları vb) ve kıyı ardı doğal zenginliklerini de kapsayan bir Şile Jeopark Projesi oluşturmak niyetindeyiz. Böylece bu eşsiz coğrafyanın jeoturizm kaynaklı sürdürülebilir turizm faaliyetlerine açılması, eğitim ve akademik çalışmalar için bir pilot bölge olması sağlanabilir. Şile yüksek marka değerine sahip doğal oluşumları ile bunu hak ediyor. Ayrıca Türkiye’de Coğrafya ders kitaplarında bahsi geçmeyen bu taşlaşmış kumulların bundan böyle kaynak kitaplara eklenerek öğrencilere aktarılması gerekiyor. Şile Belediyesi başta olmak üzere yerel idareler ve konunun paydaşı olabilecek sivil toplum yapılarının da bu çalışmalara destek olması bu tür jeoturizm varlıklarının ülke ekonomisine kazandırılması açısından büyük önem taşıyor.”